ÇATALAĞZI`NA YAKIŞMAYAN GÖRÜNTÜLER
1970 li YILLARDA yerleştirilen
ÇEŞMELER
Çatalağzı sınırları içinde çeşitli yerlere konan çeşmelerden bazıları, vatandaşların da koruması ve kaldırmayı engellemeleri sonucunda günümüze kadar gelmiştir.
Bunlardan Cumayanı sınırları içinde Gölet’e giden yol ayrımında bulunuyor. Günümüze kadar gelen bu çeşme hala faal olarak çalışmaktadır.
Bunlardan Cumayanı sınırları içinde Gölet’e giden yol ayrımında bulunuyor. Günümüze kadar gelen bu çeşme hala faal olarak çalışmaktadır.
Çatalağzı‘nda bulunan diğer çeşme, Hayrettin Mahallesi‘nde (Uğurmumcu Sokak )bulunuyor. Merkez Cami‘nin yakınında bulunan bu çeşme, mahalle sakinleri tarafından korunmuştur.
Bir süre önce bu mahallenin yol yapımı sırasında çeşmeyi kaldırmak isteyen belediye yetkilerini uyaran vatandaşlar, çeşmelerine sahip çıkmış ama çeşmenin faaliyeti durdurulmuştur.
Bir süre önce bu mahallenin yol yapımı sırasında çeşmeyi kaldırmak isteyen belediye yetkilerini uyaran vatandaşlar, çeşmelerine sahip çıkmış ama çeşmenin faaliyeti durdurulmuştur.
Çeşmelerin bulunduğu yer bunun ile sınırlı değildi.
Sanırım; tüm mahallelere konulan bu çeşmelerden biri de(Alt tarafta görünen fotoğraflardaki yere) İstasyonun yakınına konmuştu.
Sanırım; tüm mahallelere konulan bu çeşmelerden biri de(Alt tarafta görünen fotoğraflardaki yere) İstasyonun yakınına konmuştu.
Göçükaltı Sahili Ne Zaman Zehirlendi..?
Çatalağzı Lavuar 1956 yılında açıldığında kömür yıkama sonrası artıkları (pisliğini ) Bantaltı`ndan Göçükaltı`na açılan tünel ile sahile boşaltmaya başladı..
Göçükaltı Sahili,1956`dan önce tıpkı Ömerağzı Sahili‘nde ki gibi çakılken 45 yıl bu pisliğe maruz kaldı..
2000`li yıllara kadar süren bu kirlenme, şimdilerde Cemal Tepe`yi kirletiyor..
Göçükaltı, bundan sonra gerekli çalışmalar yapılmasa yüzlerce yıl daha yenilenemeyecek...
Her sene tekrarlanan su baskınları,özelikle Haziran ve Agustos aylarında meydana gelmektedir.Bu na rağmen yetkililer dere yataklarını ihmal ediyor.
1998 agustos ayinda yagan kestane yagmuri sele yol acmisti.
Düzenlemek için buraya tıklayın.
Çetin Çiftçioğlu`nun Çocukluğu Çatalağzı`nda Geçti.Çetin Çiftçioğlu hayata bir su kuyusunda başladı. Yani hayatımın 3. sayfasından bahsediyorum. Rahmetli babam. Çatalağzı Elektrik Santrali'nin tercümanıydı. İki katlı evleri görüyorum. Şu an 57 yıl evvel geriye döndüm. Ben yağmur sularının biriktiği bir kuyuya düştüm. Orada çırpınıyorum. İkinci kattan bir adam atlıyor. Hala görüyorum. Su kuyusuna geliyor ve beni çıkarıyor. Ben hayatıma su kuyusundan çıkarak başladım, oradan yola çıkıyorum anlatırken. Sonra uzun bir yolculuğa çıktık biz, çok uzun bir yolculuğa. Annem ve ben…Biz 3 kardeşiz. Ben 1 numarayım. 3 yaşında babam vefat ettikten sonra annem 18 yaşında dul kalıyor. Zonguldak’tan İstanbul'a geldik. Kader buraya getirdi bizi. .
insanları, belden aşağı vurmadan, alay etmeden, aşağılamadan güldürmeyi başaran isimlerden biridir Çetin Çiftçioğlu… Namı değer Şakacı, kendi deyimiyle komik adam…
Şaka yapmak, güldürmek hiç kolay bir iş değil. Kendimce eğlenceli biriyimdir ama bu başka bir şey … Üstelendikleri misyonları gereği hüzünlenmeleri, üzülmeleri, surat asmaları mümkün değil… Dramlarını hep iç dünyalarında yaşarlar. Elbette herkesin olduğu gibi Çetin Çiftçioğlu’nun da bir hayat hikâyesi var… Komik adam olmak için uzun ve zor bir yol kat edilmiş… Kendisine sorduğumda aldığım cevap her şeyi özetler mahiyetteydi. “Mozart dahi 35 yaşında öldürüldü. Öldüren, sarayın haset baş müzisyeni Salieri’ydi. Mozart'ı çekemedi. Türkiye'de Mozart yok ama Salieri çok. Yani başkasının hayatıyla oynayan, haset duyguları yaşayan çok” Zonguldak'ta kimsemiz yok ki. Baba gidince tek kaldık. Ben yatılı okullarda yetiştim. Yatılı okul kültürü almam beni erken yoğurdu. 3. sayfadan 7.sayfaya geçtiğimde, kendimi ilkokulda 1.sınıfta gördüğümde, sınıfın en muzip talebesiydim. Herkese fırlamalıklar yapardım. Sonra 5.sınıfa geldim. Mezuniyette öğrenciler toplandık, fotoğrafı çektiriyoruz. Ertesi gün öğretmen fotoğrafları dağıtmak için sınıfa geldiğinde bana bir tokat attı. Fotoğraf çekilirken öndeki arkadaşın başına tavşan kulağı gibi yapmışım. O resimde benden başka onu yapan yok. Böyle muziplikler işte... Önce muziplik olarak başlar, sonra eğlenceye dönüşür, sonra kendi kimliğinin bir parçası haline gelir. Sayfalar çevrildikçe taşlar yerine oturur gibi o gelip sizin kimliğinize oturmaya başlar. Sonra müzik tarafım başlar. Müzik tarafını işlemeye başlarsın.. Tanju Okan, Şerif Yüzbaşıoğlu, Erol Büyükburç. Ateş Böcekleri özel orkestrasıydık. Böyle bir eğitimden geçtim. Müzikle beraber sahneyi öğrendim. Böylece seyirci psikolojisini öğrendim. Sokaklarda büyümem de sosyolojik kültürel birikimi getirdi. Aşama aşama her yıl veya her gün sana bir rütbe koydu. Yani donanım yaptı. Ben hayatın her alanından donanarak geldiğime inanıyorum. Onun için bir stand-up yazmaya çalışıyorum ama yazamıyorum. Şuna karar verdim ki hazırlıksız çıkacaksın. Hadi karşılıklı sohbet edelim muhabbetinden stand-up olacak. Çünkü şükürler olsun her şeyin bir karşılığı oldu bende artık. Ve hala birikiyorum.
|
KARADIR SAÇLARIN ZONGULDAK TÜRKÜSÜ MÜ ?
O SIRADAN BiR DELi DEĞiLDi
|